Sibel - translation

Germs and bacteria we collect from other people and surfaces around us makes us sick

• Çevremizdeki yüzeylerden topladığımız mikrop ve bakteriler bizi hasta eder

• Insanlardan ve yüzeylerden topladığımız mikroplar bizi hasta eder.

• Çevremizdeki diğer insanlardan ve yüzeylerden topladığımız mikrop ve bakteriler bizi hasta eder

We plan to form partnerships with existing organisations to provide the services demanded by the elderly population

• Yaşlıların istediği hizmetleri sağlamak için gerekli ortaklık kurmayı planlıyoruz.

• Yaşlı nüfusun talep ettiği hizmetleri sağlamak için mevcut kuruluşlarla ortaklıklar kurmayı planlıyoruz.

• Ortaklıklar kurmayı planlıyoruz, yaşlı nüfusun talep ettiği hizmetler için.

I found five postcards that I had never seen before

• Daha önce hiç görmediğim kartpostal buldum

• Daha önce görmediğim beş kart buldum

• Daha önce hiç görmediğim beş kartpostal buldum

The sky was dark with low-hanging clouds

• Gökyüzü, alçak bulutlarla karanlıktı

• Gökyüzünde alçak bulutlar vardı

• Alçak bulutlar gökyüzündeydi

We returned to the table as Jacob dished up ice cream in huge bowls

• Jacob kaselere dondurma koyarken biz masaya geri döndük.

• Jacob kocaman kaselerde dondurma hazırlarken biz masaya geri döndük.

• Jacob kocaman kaselere dondurma koyarken biz masaya geri döndük.

Günümüz dünyasında işsizlik en önemli ekonomik sorunların başında gelmektedir.

• In today's world, inemployment is one of the most important economic problems.

• Unemployment is one of the most important economic problems.

• In today's world, unemployment is one of the most important economic problems.

Emma'nın en sevdiği tatiller kayak tatilleriydi

• Emma's favourite holidays were skiing holidays

• Skiing was Emma's favourite

• Emma's favourite holidays was skiing.

Çiçeklerin rengi göz alıcıydı.

• The flowers were eye-catching.

• The color of the flowers were eye-catching.

• The color of the flowers were eye-attracting.

Judy, ingilizceyi sevdiği kadar matematikten de nefret ediyordu.

• Judy loved english but not maths.

• Judy hated maths and loved english.

• Judy hated maths as much as she loved english.

Fatma bir yanlış anlaşılma nedeniyle kovulmuştu.

• Fatma was fired because of an misunderstanding.

• Fatma was fired because of a misunderstanding.

• Fatma was fired because she misunderstood something her boss said.